Miraç Kandilinde Oruç Tutulur mu? Miraç Kandili, İslam dünyasında büyük bir öneme sahip olan mübarek gecelerden biridir. Bu gecede ibadet etmek, dua etmek ve oruç tutmak gibi çeşitli ibadetlerle Allah'a yakınlaşmak tavsiye edilmektedir. Mübarek Günlerde Oruç Tutmanın Önemi Mübarek günler ve geceler, İslam dininde özel bir yere sahiptir. Bu günlerde yapılan ibadetler, normal zamanlarda yapılan ibadetlere göre daha faziletli kabul edilir. Mübarek günler, kutlu geceleri izleyen günlerdir. Örneğin, cuma gecesi, perşembe gününü cumaya bağlayan gecedir. Hadis-i şeriflerde, mübarek günlerde ve gecelerde yapılan ibadetlerin ve tutulan oruçların büyük sevaplara vesile olacağı belirtilmiştir. Özellikle Miraç gecesi ve gündüzü, bu özel ibadetlerin yapılması için önemli bir fırsattır. Miraç Kandilinde Oruç Tutmanın Fazileti Miraç gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmek, İslam alimleri tarafından tavsiye edilir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
Bu hadis, Miraç Kandilinde oruç tutmanın önemini ve faziletini açık bir şekilde ifade etmektedir. Cuma ve Cumartesi Günleri Oruç Tutmanın Hükmü Sadece cuma günü oruç tutmak, bazı alimlere göre mekruh sayılmaktadır. Cumartesi günü oruç tutmak ise tüm alimlere göre mekruh kabul edilir. Bu nedenle, cuma ve cumartesi günleri oruç tutulacaksa, bu oruçların başka bir günle birleştirilerek tutulması daha uygun görülmektedir. Örneğin, perşembe ve cuma ya da cuma ve cumartesi günleri birlikte oruç tutulabilir. Miraç Gecesi Yapılması Tavsiye Edilen İbadetler Miraç gecesi, Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir ve bu geceyi ibadetle geçirmek tavsiye edilir. Yapılabilecek ibadetler şunlardır:
Her zaman gerçek ibadet sahibi olmaya çalışmalı, farzları yapıp haramlardan kaçınmalı, tövbe edip farz borçlarını ödemeye gayret etmelidir. Bu, ancak ilimle mümkündür. İlmihal bilgileri en değerli ilimdir. Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
Miraç Gecesinin Anlamı ve Önemi Feyiz ve bereketin coştuğu kutlu gecelerimizden bir tanesi de Miraç gecesidir. Miraç, bir yükseliştir; tüm süfli duygulardan ve insani hislerden arınmış bir kulluğa, en yüce mertebeye ulaşmaktır. Resulullah'ın (sav) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur. Bu ulvi yolculuk, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi, Kur'an-ı Kerim'de ayetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir gerçek olarak ortaya konmuştur. Bu ilahî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksa'ya kadarki safha, Kur'an'da şöyle anlatılır: "Ayetlerimizden bir bölümünü ona göstermek amacıyla kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp etrafını kutlu kıldığımız Mescid-i Aksa'ya gezdirdik. O, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir." (İsra Suresi) Miraç'ın ikinci merhalesi ise, Mescid-i Aksa'dan başlayarak semanın tüm tabakalarından geçip ilahi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm suresinde şöyle anlatılır: “O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O'nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O'nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Münteha'da gördü. Ki, onun yanında Me'va Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin ayetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.) |